4 Aralık 2012 Salı

Evet  el yapımı çikolata severler, yeni çikolatalar yapmaya devam edelim. Şimdi yapacğımız çikolata ceviz krema dolgulu çikolata. Aynı krema ile iki ceviz arasına dolgu yaparak elde ettiğimiz mükemmel tat. Son olarakta badem şekerinin çeşni malzemesi olarak kullanılması ile yaptığımız badem şekerli çikolata.

Şimdi hazırlık aşamalarımızı ve ürünlerimizin yapılışını görelim. Önce temperli çikolatalarımızı bir kab içine alalım.
 Çikolatalarımızı bu kab içinde temperlemesini bozmadan eritmeliyiz. Bu işlem nasıl olur derseniz o da biraz çikolatayı yakından tanımak ile alakası olsada, kısaca çikolatayı çok ısıtmamak ideal eriyik halini yakalamak olarak tanımlanabilir. Tabi ki bu tanım hazır temperlenmiş çikolata içindir.

 
 Aşağıdaki resimde de dolgu olarak kullanmak için hazırladığım cevizli kremaya ait. Onun tarfi özel, ama inanın bu kadar lezzetli olmasını bende beklemiyordum.

 Ve diğer malzemelerimiz. Ceviz ve fındık. Bu arada bademli şekerlememizin resmini çekmeyi unutmuşum. Ama aşağıdaki resimlerde kalıp içinde ve işlem bittikten sonra kesiti alınmış çikolata içinde mükemmel görüntüsü var.

 Aşağıda kuş yumurtası gibi görünenler bademli şekerlerdir :)

 
 
Şimdi sıra dolgulu çikolatalarımızı hazırlamaya geldi. İşlem gayet basit, kalıp içine çikolata doldurup dolgu malzememizi içine koyacağız. Bizim dolgu malzememiz fındık, badem şekeri ve ceviz kreması.


 
 

Kaplama ürünlerizi şu şekilde hazırladım. Yarım cevizlerin arasına ceviz kreması koyarak iki yarım cevizin birbirini tutmasını sağlayıp bütün bir ceviz elde ettikten sonra çikolata içine bandırarak komple kaplıyoruz. İnanın bu çikolata kaplı cevizler harika oldu.
 


 Kaplanan cevizlerimizin soğutmadan önceki görünümü...

 
 
 Kalıptan çıkan ürünlerimiz ile birlikte harika ürünlerimiz hazır.


 
Görüntüsü en mükemmel olan badem şekerli çikolatamız...


Bu defalıkta bu kadar, inşaallah daha mükemmel çikolatalı günler dileğimle....

17 Kasım 2012 Cumartesi

 
Çifte kavrulmuş fıstık ile yapılmış harika Türk lokumunu, harika çikolatamızla kaplayıp eşşiz tadı elde ettik. Yanına cevizli çikolata ve fındıklı çikolatayıda yaptık veee mükemmel tadları bir kutunun içine koyduk.

 Bu çalışmamın ilk eseri olduğundan çikolatalarımızın konulduğu altlıkların (yağlı kağıt) renk seçimi iyi olmadı. Daha sonraki denemelerimiz çok iyi olacak, buna eminim.
 
Çikolatanın yanına ne gider. Tabiki Türk kahvesi, harika bir ikram oldu. Afiyet olsun. 

15 Kasım 2012 Perşembe

Ha Gayret

Çikolata renkli sayfama malesef önem ve özen göstermiyorum. Burayı renklendirmenin bir yolu olmalı diye düşündüm ve karar verdim.
Madem ki sayfam çikolatacı adını taşıyor, el yapımı kendi yaptığım çikolataları burada yayınlamaya çalışacağım. Bakarsınız sipariş bile alırım....

21 Aralık 2010 Salı

YENİ YIL mı? ESKİ YIL mı?

Yeni yıl yaklaşıyor, peki sizin gönlünüzde yeni yıl mı değerli, eski yıl mı değerli? Önce bir masanın önüne sandalyeye oturalım. Sağ ve sol kollarımızın dirseklerini masa üzerine koyalım. İki elimizi kafamızın sığacağı kadar açalım. Şimdide kafamızı iki elimizin arasına yerleştirelim, başlayalım düşünmeye. Yeni gelen yıl mı, yok olup giden eski yıl mı? Yeni yıl meçhul, ne olacak neler gelişecek bilemiyoruz. Biz yeni yılda hayatın neresinde olacağız, ......
Cevap ......... bu sessizlik neden? Cevap yok, bilemem ki diyenler var? Bilmediğin bir şeyi nasıl değerlendirebilirsin? .......

Geçelim eski yıla. Nasıl geçirdin? Şu oldu...bu oldu... başıma şu işler geldi.... kazanımlarım şunlardı.... zararlarım bunlardı....vs. vs. vs..... Ne kadar da çok konuşup anlatabiliriz öyle değil mi? Sevinçleriyle, üzüntüleriyle koca bir yıl geride kaldı. Evet insanın içine değişik duygular hakim oluveriyor. Bilinmeyenin karı zararı hesaplanmaz. Fakat bilinenin karı zararı hesaplanabilir. Bilinenden ders alınır ve bilinmeyene yatırım yapılır. Bilinmeyene umutla bakılır, hevesle sarılınır. Geçmişteki zararlar kapatılmaya çalışılır.

Lafı nereye getirebilirim ki. Benim gibi adamın kafa yapısına göre son kelamım şudur. Geçmiş ahiret hesabındaki zararları kapatabilmeyi ALLAH (C.C) herkese nasip etsin. AMİN.

14 Kasım 2010 Pazar

HAYIRLI BAYRAMLAR

ALLAH (C.C) herkesin niyetini kabul etsin. Bayramınız hayırlara vesile olsun, inşaallah.

6 Kasım 2010 Cumartesi

GÜNAHLARIN ANASI

Bu yazımı şu anda okumaya devam ettiğim "Uçurtma Avcısı-Khaled HOSSEİNİ" kitabındaki bir cümleden esinlenerek yazmaya karar verdim. Emir adındaki çocuk babasının içki içmesinin günah olduğunu söyleyince, babası "tek bir günah vardır, o da hırsızlıktır" diyor. Sonra adam öldürenin başkasının yaşama hakkını çaldığını, yalan söyleyenin başkasının doğru bilgi alma hakkını çaldığı şeklinde çocuğuna nasihat ediyor. Bu cümle beni düşündürdü ve üzerinde yorum yapmama neden oldu. Gerçektende bütün günahların kapısı hırsızlığa çıkıyor gibi.
Zina yapmak başkasının namusunu çalmaya, aldatmaman gereken insanların güvenini çalmaya ve herşeyden önemlisi bedenine hazırlayacağın cehennem azabı ile sana verilen emanetin güvenliğini çalmaya eşdeğer değil mi?
İçki içmek, sana emanet edilen sağlam vucudu uyuşturarak bedeninin sağlığını çalmaya, akıl nimetini yok edip ne yaptığını bilmez hale gelip, insan olma onurunu çalmış olmuyor mu?
Kumar oynayan çoluk çocuğunun nafakasını çalmıyor mu?
Bir işe girmek için torpil yaptırmak, kariyer için birilerini araya sokmak ekmek hırsızlığı değil mi?
Başkasının başarısının arkasına sığınarak nemalanmaya çalışmak, birilerinden faydalanarak başarı elde etmek ve sonra kendinin gibiymiş gibi göstermek, çalışanın hak ettiği ücreti çeşitli bahanelerle vermemek veya azalmaya çalışmak emek hırsızlığı değil mi?
Trafikte kural tanımamak, kırmızı ışıkta geçmek, yüksek sesle müzik dinlemek, yerlere tükürmek-çöp atmak, bunların hepsi başkasının hakkını çalmak, gözün göreceği güzelliklerini çalmak değil mi?
ALLAH (C.C)ın verdiği nimetlere şükretmemek, emir ve yasaklarına tabi olmamak, herşeyin sahibi olana saygısızlık yaparak kötü örnek teşkil etmesi babında başkasının iyi olma hakkını çalmış olmuyor mu?
...

Gerçektende öyle, fazla söze ne hacet, demek ki günahların anası HIRSIZLIK mış.

21 Ekim 2010 Perşembe

EV YAPIMI ÇİKOLATA TÜFLERİ

Bugün size ev yapımı çikolatalardan söz edeceğim. Bunlar hazırlanması son derece kolay, her türlü yaratıcılığa açık ve de çok farklı lezzetlerde üretebileceğiniz harika çikolatalar.

Hatta kendi ellerinizle yapacağınız bu harika çikolataların hediye değerinin ne denli yüksek olacağını tahmin etmek de zor değil.

Size anlatacağım ev yapımı çikolataların temelinde 'ganaş' isimli çikolata sosu var. Yani aslında bu çikolataları ganaş kullanarak hazırlıyorsunuz. Peki, ganaş ne demek? Ganaş, çikolata ile sıcak kremanın karıştırılmasıyla elde edilen çok ünlü bir Fransız çikolata sosu. Zaten kelime de Fransızca: 'Ahmak' anlamına geliyor. Hikayeye göre aşçı yamaklarından biri yanlışlıkla elindeki sıcak kremayı bir tasta duran çikolata parçalarının üstüne dökünce ustası ona bu şekilde bağırmış: Ganache! Ama yamak kardeşimizin ahmakça hatası bugün en değerli Fransız tatlı soslarından biri haline gelmiş.

Çikolata ganaş, keklerinizin üzerine dökmeniz, keklerin ara katmanı ve hatta farklı amaçlarla çikolata sosu olarak kullanmanız için harika bir malzeme. Yapılışı da gerçekten çok basit. Aynen bizim ahmak yamağın tekniğini kullanıyorsunuz. Önce çikolataları rendeleyip ya da mutfak robotunda öğütüp bir káseye alıyorsunuz. Ardından taze kremayı ısıtıp bu rendelenmiş çikolataların üzerine döktükten sonra çırpma teliyle iyice çırpıyorsunuz. Çikolatalar sıcak kremayla eriyor. Çırpmanız sonucunda homojen ve koyu bir çikolata sosu elde ediyorsunuz. İşte gerçek çikolatalı pastaların üzerine dökülen cila bu. Ya da kara orman pastalarında kullanılması gereken çikolata sosu bu. Yalnız bu sosu keklerin üzerine döküp kendinden yayılmasını sağlamalısınız. Yani bıçakla düzeltmemelisiniz. Az sonra pasta cilası olarak kullanılan ganaş için gerekli malzeme miktarlarını vereceğim.

SERT GANAŞ, LIGHT GANAŞ
Ama asıl anlatacağım, önce bir ganaş yapmak ve ardından bu ganaşı harika el yapımı 'trüf' çikolatalarına dönüştürmek. Trüf, ya da İngilizce tabiriyle 'truffle' artık eminim hepinizin ismini bildiği pahalı bir yer mantarı cinsi. Hani şu domuzların ya da köpeklerin burunlarıyla koklayarak toprağın altında yerini tespit ettiği eşsiz aromaya sahip yer mantarı. İşte çikolata trüfleri de esasen ismini bu nadide mantardan alıyor. Zira çikolata trüfleri genelde kakaoya bulanarak yapıldığı ve çoğu zaman tam yuvarlak şekil verilmek yerine şekilsiz bırakıldığı için, toprakla kaplanmış yer mantarlarına çok benziyorlar. Bir de onlar kadar nadide şeyler olduğundan bu çikolatalar trüf adını almışlar.

Çikolata trüflerinin yapımı da son derece basit. Nihayetinde tek yaptığınız şey ganaşı soğutup içinden parçalar alarak küçük toplar haline getirmek. Yalnız trüf yaparken kullanacağınız ganaş tarifiyle pasta cilası yaparken kullanacağınız ganaş tarifleri birbirlerinden farklı. Birinci türe 'sert' ganaş adı veriliyor, ikinci türe ise 'light' ganaş deniyor. Sert ve light olmasının kıstası ise çikolata-krema oranı. Eğer pasta cilası ya da çikolata sosu olarak kullanacaksanız bir buçuk ölçü çikolata için bir ölçü krema lazım. Örneğin 400 gram çikolata için 250 ml taze krema kullanmanız gerekiyor. Çikolata trüfünde ise miktarlar ikiye bir. Yani iki ölçü çikolata için bir ölçü sıvı taze krema kullanmanız gerekiyor. Aynı örnekle gidersek 400 gram rendelenmiş çikolataya 200 ml. sıcak krema koymanız gerekli.

Bu taze krema nedir diye soranlar çıkabilir; zira taze krema her mutfakta tanınan bir malzeme değil. Sözünü ettiğim bu malzeme marketlerde farklı markalarda paket ambalajlarda satılıyor. Markaları ise Tikveşli, Pınar, Sütaş veya Sek olabiliyor. Hepsi güzel ama ben şahsen Tikveşli kremayı tercih ediyorum; sebebi daha homojen olması. Diğerlerinde süt ve krema bazen ayrışmış olabiliyor. Bu kremalar 200 ml. ya da 1 litrelik paketlerde satılıyor. Aslında gerçek krem şanti yapmak için kullanmanız gereken malzeme bu, toz krema değil!

FINDIKTAN BÜYÜK, CEVİZDEN KÜÇÜK

Çikolata trüfü yapmak için önce sözünü ettiğim miktarda bitter çikolatayı rendeleyip üzerlerine kaynamış kremayı döküyor ve çırparak sert bir ganaş elde ediyorsunuz. Sonra içinde ganaş bulunan káseyi streç filmle kaplayıp buzdolabında en az iki saat soğumaya bırakıyorsunuz. Ardından, dolaptan çıkarıp bir kavun topu oyucusuyla, ya da bir çay kaşığıyla topa benzer şekiller verip içinde toz kakao bulunan bir tabağa atıyorsunuz. Kakaoya bulanmış ganaşları iki avucunuz arasında yuvarlayarak top şekli veriyorsunuz. Bu toplar fındıktan büyük, cevizden küçük olmalı. Yuvarladığınız topları tekrar kakaoya bulayıp hemen içinde yağlı kağıt veya kağıt dantel olan bir başka tabağa alıyorsunuz. Bu sırada ganaş sıcaktan yumuşarsa, 15 dakika buzluğa koyup tekrar aynı işleme başlıyorsunuz. Yaptığınız trüfler buzdolabında soğutulduklarında çok daha lezzetli oluyor.

Kendi ellerinizle yaptığınız bu kaymak kıvamındaki harika topları çok daha farklı lezzetlerde hazırlayabilirsiniz. Örneğin kakaoya bulamak yerine bunları kıyılmış antepfıstığına ya da rendelenmiş hindistancevizine ya da tarçınlı toz şekere bulayabilirsiniz. Diğer bir yöntem, kremaya farklı aromalar katmak. Bunun için, ısıttığınız kremaya bir çay kaşığı çok ince rendelenmiş portakal ya da limon kabuğu veya biraz tarçın koyabilirsiniz. Bir başka yöntem de kremayı demlendirerek aroma katmak. Kremayı kaynatacağınız tasa havanda hafifçe dövülüp açılmış 5-6 kakule koyup kaynattıktan sonra yarım saat demlenmeye bırakabilirsiniz. Sonra kremayı süzgeçten geçirip tekrar kaynatıp çikolataların üzerine dökebilirsiniz. Aynı mantıkla örneğin kremaya Earl Grey çayı atıp yarım saat ocaktan uzakta demlendirdikten sonra süzgeçten geçirip tekrar ısıtarak kullanabilirsiniz. Veya ganaşınıza bir-iki kaşık konyak veya kahve likörü ekleyebilirsiniz. Yaratıcılık tamamen size kalmış. Yeni yılın hepinize yepyeni lezzetler getirmesi dileklerimle.

Oda sıcaklığına karşı buzdolabında yedek kap

Trüfleri avucunuzda yuvarladığınızda elinizin sıcaklığından erimemeleri için önce avuçlarınıza kakao sürün ve trüfleri mümkün olduğunca hızlı yuvarlayın. Kásedeki ganaş da oda sıcaklığında eriyeceği için dilerseniz ilk hazırladığınız anda ganaşınızı iki ayrı káseye paylaştırıp bu şekilde buzdolabına yerleştirebilirsiniz. Böylece birinci kásedeki karışım soğukluğunu kaybedince onu buzluğa koyup buzdolabındaki ikinci káseyle çalışabilirsiniz. Bu yolu izlerseniz örneğin ikinci kásenin içine bir miktar rendelenmiş taze zencefil karıştırıp zencefilli trüf de yapabilirsiniz. Antepfıstıklı ya da bademli trüf yapmak için önce bunları hafif irice dövüp düz bir tabağa koyun, sonra elinizde yuvarladığınız trüfleri bunlara bastırarak tekrar yuvarlayarak her taraflarını kaplayın.

NASIL YAPACAKSINIZ?

Malzemeler: 450 gr. tatlı bitter çikolata; 225 ml. taze krema. Yapılışı: 1. Çikolataları mutfak robotunda çok ince çekin veya rendeleyin. Çelik ya da büyükçe Pyrex bir káseye koyun. 2. Kremayı kaynama noktasına getirip ocaktan alın ve çikolataların üzerine dökün. Karıştırıp kremanın çikolataları eritmesini sağlayın ve ardından çırparak homojen bir sos elde edin. 3. Kásenin üzerini streç filmle kaplayıp buzdolabında iki saat soğumaya bırakın. Kavun top çıkarıcısı kullanarak, soğumuş ganaştan toplar çıkarın ve içinde kakao bulunan bir çukur tabağa atın. Sonra bu kakaoya bulanmış topları iki avucunuz arasında yuvarlayarak top şekli verin. Tekrar kakaoya bulayıp içine kağıt dantel serilmiş bir tabağa yerleştirin. 4. Eğer kásedeki ganaş bu arada çok yumuşak olursa, káseyi buzdolabının buzluk kısmına koyup beş dakika bekleyin. Sonra aynı yuvarlama işlemine devam edin. 5. Ganaş toplarını sadece kakaoya değil, aynı zamanda dövülmüş antepfıstığına, rendelenmiş hindistancevizine, içine tarçın katılmış toz şekerle de bulayabilirsiniz. Buzdolabında soğutup servis edin.

Çikolata ganaş;

Malzemeler: 400 gr. tatlı bitter çikolata; 250 ml. taze krema; 1 çorba kaşığı toz şeker (gerekirse). Yapılışı: 1. Çikolataları çok ince olarak doğrayın veya rendeleyip çelik ya da Pyrex bir tas içine koyun. 2. Kremayı şekerle birlikte bir kap içinde ısıtıp kaynar kaynamaz çikolataların üzerine dökün. 3. Bir çırpıcıyla krema ve çikolataları önce dikkatlice karıştırın, ardından çırparak homojen bir sos elde edin.

Not: Daha zengin bir ganaş yapmak isterseniz, krema ısınırken içine bir çorba kaşığı kadar tuzsuz tereyağı da koyabilirsiniz.

17 Ekim 2010 Pazar

ÇİKOLATACI: SABIR

ÇİKOLATACI: SABIR: "Sabırlı olmak ne güzel bir erdemdir. Sabredebilmek, zorluklar karşısında yokmuş gibi davranabilmek gerçekten sağlam bir irade ile olur diye ..."

SABIR

Sabırlı olmak ne güzel bir erdemdir. Sabredebilmek, zorluklar karşısında yokmuş gibi davranabilmek gerçekten sağlam bir irade ile olur diye düşünüyorum. İradeyi güçlü kılan ise bilinç değil mi? Bilinçli olmak içinde okumak ve sindirmek gerekir. Okumayı herkes yapabilir, ama sindirmeğe gelince biraz durmak gerekiyor. Bu biraz süreç işi, alışkanlık kazanılması için devamlılık isteyen bir iş. Devamlılık sağlandığı takdirde alışkanlıklar edinilir ve sindirme işi başlar. Eeee ne demişler "mermeri delen damlanın kendisi değil, kararlılığıdır" Sürekli damlamasa o mermer delinmez. İnsan da sabırlı olmak için olaylar karşısında kendi bilincini sürekli güçlü tutmalı ve bu konuda yeni şeyler öğrenmelidir. Çağımızın stres çağı olduğunuda düşünürsek her konuda sabırlı olabilme erdemini göstermeliyiz.
Sabrın en önemli unsuru inançtır. ALLAH a inanmak sabrın 1.yardımcı maddesidir. En sıkıntılı anında insanın bir göreni olduğunu bilmesi, sıkıntısını bilen birinin olduğunu bilmesi bile insana bir rahatlık vermez mi? O nun herşeyden haberdar olduğunu bilmek, zor durumuna şahit olduğunu bilmek ve buna sabrettiğinde bu durumunun kişiye sevap olarak döneceğini bilmek bile insana ayrı bir motivasyon vermiyor mu? Evet dertlerine sabretmek ve ALLAH a sığınmak, sevap olarak insana geri geliyor. O zaman üzüntüye, strese, veryansına ne hacet. Şükürler olsun RABBİMİZE her ne halimiz varsa. Dertlerimizde bile bize sevap veriyor ki, o zaman dertlerin ve sıkıntıların başımızın üzerinde yeri var.

Her şeye ama her şeye ELHAMDÜLİLLAH.

9 Ekim 2010 Cumartesi

AŞK NE (NEYİ) ARAR?

Gönül AŞK ister
AŞK sadakat ister
Sadakat asalet ister
Asalet meşrep ister
Meşrep ahlak ister
Ahlak AŞK ister

Neyi ararsın ey gönlüm,
Senin yüreğin gerçeği ister

7 Ekim 2010 Perşembe

Çikolatada Temperleme

Çikolatanın temperleme makinesinde meydana gelen ve üretimi sırasında
devam eden kristalizasyon işlemidir. Bu işlemin amacı temperleme sonunda yeterli sayıda kararlı yağ kristallerinin çikolata kitlesi içinde uygun bir şekilde dağılımını sağlayarak kristalizasyonu kontrol altına almaktır. Temperlemenin ilk aşaması temel olarak 3 basamaktan oluşmaktadır.
* Öncelikle çikolatanın 45 C kadar ısıtılıp içerdiği tüm kristal yapıların erimesi
sağlanır.
* Eritilmiş çikolatanın sıcaklığı 30 0C’ye kadar düşürülüp, bu noktadan sonra şok
soğutma yapılır. Şok soğutma amacı aşı kristallerinin oluşturulmasını sağlamaktır.
* Şok soğutma sırasında istenmeyen kararsız yapılı aşı kristallerinin eritilmesi için
sıcaklık tekrar 30-30,5 0C’ye yükseltilir. Bu aşamada kararsız kristal yapılar, eritilir.
Temperleme ,işlemi sırasında bu ön kristalizasyon aşamasıyla, daha parlak ve ısıl direnci daha yüksek bir ürün elde etmekle beraber, olası yağ kusmaları kontrol altına alınmaktadır.

Aşı kristallerinin oluşturulduğu ön-kristalizasyon aşaması tamamlandıktan sonra çikolata dolaplarından geçirilmektedir. Bu aşamada çikolatada esas kristalizasyon işlemi meydana gelecektir. Temperlenme sırasında oluşturulan aşı kristalleri
düşük sıcaklığın etkisiyle büyüyerek çikolatanın katı bir hal almasını sağlar.
Soğutma sırasında çikolatanın kristallenmesi sonucunda açığa çıkan ısı, çikolatadan
uzaklaştırılır. Bu işlemin başlangıcında çikolataya yapılacak yavaş ve hafif bir soğutma uygulaması kristalizasyon hızını düşük tutacaktır. Düşük kristalizasyon hızı ise daha parlak ve daha uzun raf ömrüne sahip bir ürün demektir.

Bu aşamalardan sonra çikolata 20 C ortamda muhafaza edildiğinde son kristalizasyon işlemide gerçekleşmiş olur.

Sağlıklı depolama ve raf şartlarında bekletilmeyen çikolata kristalizasyonu bozulur ve bünyesindeki yağı ürün yüzeyine bırakır. Bu durumda temperlemesi bozulmuş mamulde Fat Bloom (yüzeye yağ çıkması) meydana gelirki bu tüketicide bayatlamış ürün, küflenmiş ürün algısı oluşturur.

6 Ekim 2010 Çarşamba

NASIL BAŞLASAM

Nasıl başlasam diye söze başladım ve cümlelerin ardı arkası sıraya giriverdi beynimde. Başlamak her zaman zordur, ama bir başladınmıda sonu gelmez işin, gücün, sözün, ilmin, vs. vs.
Evet ben Çikolatacı adı ile açtığım bloğumda kimlere ulaşırım, kimlere faydam olur bilmem ama, bilgilerin paylaşılmaya çalışıldığı, yeni dostlukların kurulmaya çalışıldığı bir heves belkide benimkisi. Burada konum sadece çikolata olmayacak, kafama takılan, ilgimi çeken herşey olabilir. Bir gün güzel bir makale, bir gün şiir, belkide bir gün paylaşmak istediğim anılarım.
İnşaallah güzel olur diyerek uzun süre önce oluşturduğum, fakat zaman ayırıp düzenleyemediğim boynu bükük bloğumu canlandırmaya başlıyorum. Takipçisi bol olsun dileği ile.